Şeriat Hukuk Başında Kim Var? Net Bir Soruya Net Olmayan Cevaplar
Şeriat hukuk başında kim var? Soruyu ilk duyduğumda refleks olarak “tek bir kişi mi olacak?” diye düşünüyorum. İzmir’de yaşıyorum, gündemle iç içeyim, sosyal medyada tartışmayı seviyorum; o yüzden bu konunun tek cümlelik bir cevabı olmadığını bilmek beni şaşırtmıyor. Ama şaşırtan şey şu: Bu belirsizlik bazen bilinçli olarak da korunuyor. Peki neden?
Şeriat denince çoğu insanın aklında ya tarih kitaplarından bir “halife” figürü canlanıyor ya da bugünün siyasetinden tanıdık yüzler. Oysa işin aslı daha dağınık, daha karmaşık ve açıkçası tartışmaya çok açık.
Tarihte Şeriat Hukukunun Başındaki İsim Kimdi?
Tarihsel olarak bakarsak, şeriat hukukunun tepesinde tek ve mutlak bir “hukuk başkanı” yoktu. İslam’ın ilk dönemlerinde siyasi lider olan halifeler, aynı zamanda hukukun uygulanmasında da en üst otoriteydi. Ama burada önemli bir ayrım var: Halife kanun yapmıyordu, yorumlatıyordu.
Yani şeriat hukukunun teorik gücü ulemanın elindeydi. Fakihler, müçtehitler, alimler… Kuralları onlar yorumluyordu. Halife ise bu yorumları uygulayan siyasi otoriteydi. Güç kimdeydi? Kâğıt üzerinde bilgi sahiplerinde, pratikte ise kılıcı tutanlarda. Tanıdık geldi mi?
Bugün Şeriat Hukukunun Başında Kim Var?
Günümüze geldiğimizde iş daha da karışıyor. Şeriatla yönetildiğini söyleyen ülkelerde bile tek bir model yok. Suudi Arabistan’da kraliyet ve dini kurumlar iç içe. İran’da “rehber” denen bir yapı var; hem dini hem siyasi. Afganistan’da Taliban var; ulema mı, silahlı güç mü, yoksa ikisinin karışımı mı, karar vermek zor.
Yani “şeriat hukuk başında kim var?” sorusunun cevabı çoğu zaman şu oluyor: Gücü kim elinde tutuyorsa o. Bu bazen bir kral, bazen bir dini lider, bazen de kendini dini otorite ilan etmiş bir grup.
Güçlü Yönler: Neden Hâlâ Savunuluyor?
Toplumsal Referans ve Aidiyet
Şeriat hukukunun sevilen yanlarını görmezden gelmek haksızlık olur. İnanan insanlar için ilahi referansa dayanması ciddi bir meşruiyet sağlıyor. “Bu kuralı ben koymadım” rahatlığı, yöneten için de yönetilen için de güçlü bir psikolojik dayanak.
Ahlaki Çerçeve Sunması
Bir diğer güçlü yan, hayatın her alanına dair net bir ahlaki çerçeve sunması. Ne helal, ne haram, ne doğru, ne yanlış… Belirsizlikten hoşlanmayan toplumlar için bu cazip. Herkes aynı kurala bakıyor, en azından teoride.
Zayıf Yönler: İşte Tartışmanın Koptuğu Yer
Yorum Gücü Kimin Elinde?
Asıl problem burada başlıyor. Şeriat metinleri sabit ama yorumlar değil. Peki bu yorumu kim yapacak? Hangi mezhep, hangi alim, hangi çağın şartlarına göre? Hukukun başında net bir otorite olmayınca, en gür sesli olan öne çıkıyor. Bu da hukuku güçle eşitleyen bir tablo yaratıyor.
Hesap Verilebilirlik Sorunu
Modern hukuk sistemlerinde yönetenler teoride de olsa hesap verir. Peki şeriat hukukunda başta olan kişi ya da yapı kime hesap veriyor? “Allah adına” konuşan bir otoriteyi sorgulamak kolay mı? Sosyal medyada bile bir şey yazarken iki kez düşünürken, gerçek hayatta kim cesaret edebilir?
Benim Takıldığım Nokta
Açık konuşayım: Bir hukuk sisteminde “başta kim var?” sorusuna net cevap veremiyorsak, orada ciddi bir güç sorunu vardır. Hukuk dediğin şey kişilere değil kurallara dayanır. Ama şeriat uygulamalarında çoğu zaman kişilerin yorumları kuralların önüne geçiyor.
İzmir’de bir kafede oturup bunu düşünürken aklıma şu geliyor: Aynı metinden bunca farklı sonuç çıkıyorsa, sorun metinde mi, yorumda mı, yoksa gücü elinde tutanda mı?
Okuyucuya Birkaç Rahatsız Edici Soru
Şeriat hukukunun başında gerçekten bilgi mi var, yoksa otorite mi?
Bir ülkede hukuk, lider değişince değişiyorsa buna hukuk diyebilir miyiz?
İlahi olduğu söylenen bir sistem neden bu kadar dünyevi iktidar kavgasına sahne oluyor?
Bu sorular rahatsız edici olabilir ama bence tam da bu yüzden sorulmalı. Şeriat hukuk başında kim var sorusu, aslında “güç kimde?” sorusunun dini versiyonu. Cevabı da her zaman temiz, net ve romantik değil.